Anasayfa » Okumayı Ve Araştırmayı Seven İnsanlar Neden Kahve Sever?

Okumayı Ve Araştırmayı Seven İnsanlar Neden Kahve Sever?

admin

Okumayı ve Araştırmayı Seven İnsanlar Neden Kahve Sever?

1900’lerin sonları ve 2000’lerin başları gibi Türkiye’de kahve zincirlerinin ortaya çıkışı ile kahve alımı ve tüketiminde artış oldu. İnsanlar artık sosyalleşmek, dinlenmek, kitap okumak, arkadaşlarıyla buluşup hoş sohbetler etmek için bu mekânlarda buluşur hale geldiler. Kahvenin bu popülerliği sosyal mecralarda da kendini gösterdi.

Kitap ve kahve konseptli görseller paylaşılmaya başlandı. Osmanlı kahvehanelerinde gerçekleşen ve zamanla unutulan bu kültür 20.yy’da tekrardan yaşatılmaya başlandı.

 Okuma ve yazma işleriyle meşgul olan insanlara baktığımızda birçoğunun kahveye de aynı oranda düşkün oldukları görülür. Tabii ki sevmeyen de vardır fakat genele bakıldığında durum böyledir. Peki, nedendir bunun sebebi? Kitap ve kahve arasında büyülü bir ilişkiden söz edebilir miyiz? Eğer kahveleriniz hazırsa gelin bu yazımızda hep beraber kitap ve kahve arasındaki ilişkinin nedenlerini konuşalım. Keyifli okumalar.

Kahve ve Kahvehaneler

 Kahve ve kahvehaneler, Osmanlı İmparatorluğu döneminden günümüze kadar uzanan önemli kültürel unsurlar arasındadır. Kahvenin Ortadoğu’da yaygınlaşmasında Sufi, Derviş ve Şeyhlerin büyük etkisi olmuştur.

Sufi tarikatları, kahveyi uzun süren ibadetler ve gece ayinleri boyunca uyanık ve dinç kalabilmek için kullanıyorlardı. Kahvenin zihin açma, uykuyu geciktirme, dikkati artırma gibi birçok faydalı özellik sayesinde Sufiler bu içeceği benimsediler. Bu alışkanlık şehirde yavaş yavaş yayılmış ve Kahire’de çeşitli bölgelerde kahvehaneler açılmıştır.

Osmanlı’da Kahve ve Edebiyat

 Kahvehaneler, Osmanlı döneminde sadece kahve içmek için değil, aynı zamanda sosyal etkileşimin de merkezi olmuştur. İnsanlar buralarda buluşup sohbet etmiş, edebi ve sanatsal tartışmalar yapmış, satranç ve dama gibi oyunlar oynamışlardır. Bu yönü ile birlikte kahvehaneler, kültürel ve entelektüel birer merkez haline gelmiştir.

İstanbul Tahtakale’de bir kahvehane minyatürü

 Osmanlı İmparatorluğu’nda sosyal ve kültürel etkinlikleri anlatan eserlerden biri olan  ‘Peçevi Tarihi’ adlı eserinde, İbrahim Peçevi diyor ki: ‘Keyiflerine düşkün bazı kişiler özellikle okur-yazar takımından birçok büyük kimse bir araya gelme ve yirmişer otuzar kişilik toplantılar düzenlemeye başladılar.

Kimisi kitap ve güzel yazılar okur, kimisi tavla ya da satranç oynardı. Bazen yeni yazılmış gazeller getirip şiir ve edebiyattan söz edilirdi. Ahbap toplantıları için büyük paralar harcayarak ziyafetler çeken kimseler artık bu masraftan kurtulup bir iki akçe kahve parası vermekle toplantı sefası sürmeye başladılar.’’ Bu alıntıdan da anlaşılacağı gibi özellikle okur-yazar takımı kahveye ilgi göstermiştir.

 Kahvehanelerde yapılan bu sohbetler kişileri entelektüel anlamda doyururken farklı kültür ve yaşayıştan birçok insanı da bir araya getirmiştir. Farklı kesimlerden insanların bir araya gelmesi, diyalog kurması ve birbirleriyle fikir alışverişinde bulunmaları kamuoyunun oluşmasına sebep olmuştur. Kamuoyu; fikir, sorgulama, düşünme bazen de isyan, ayaklanma anlamlarına gelir. Dolayısıyla sorgulanma ve eleştirilmeyi pek de sevmeyen Ulema ve devlet erkânı aslında insanların bir araya gelmesini tehlikeli bulmuşlardır. Bu sebepten kaynaklı çoğu padişah zamanında kahve ve kahvehaneler yasaklanmıştır.

Kahve ve Okuma (Kitap) Arasındaki İlişki

 Kahve ve okuma, tarih boyunca birbirini tamamlayan iki önemli aktivite olarak kültürler arasındaki yerini almıştır. Hem bireysel hem de toplumsal düzeyde kahve içme ve okuma alışkanlıklarının nasıl kesiştiği ve birbirlerini etkiledikleri çeşitli faktörlerle açıklanabilir. Yukarda bahsetmiş olduğumuz gibi tarihsel bağlam ve kahvehanelerin kültürel rolü bu ikilinin bir arada anılmasına büyük katkı sağladı.

 Okumayı ve araştırmayı seven birçok insanların aynı zamanda kahve de sevmesinin arkasında farklı motivasyonlar mevcuttur.

Kimisi için bir ritüel olmuştur artık, kahvesiz masaya oturamaz. Kimisi daha faydacı bir bakış açısı ile dikkat ve odak süresini arttırdığı için tercih eder Bu farklı sebepleri gelin daha derinden inceleyelim.

Okumayı ve Araştırmayı Seven İnsanlar Odak ve Dikkat

 Kafein, merkezi sinir sistemi üzerinde uyarıcı etkisi olan bir bileşiktir ve çeşitli bilişsel işlevleri olumlu yönde etkiler. Bu, özellikle dikkat gerektiren görevlerde, hızlı karar verme ve tepki verme yeteneklerini iyileştirir. Araştırmalar, kafeinin mental yorgunluğu azalttığını ve bilişsel görevlerdeki performansı arttırdığını göstermektedir.

 Kafein kısa süreli hafızayı geliştirir ve uykuya karşı direnç kazanmaya sebep olur.  Dikkat süresini ve hafızanın depolama alanını arttırdığı için, kahve okumayı daha verimli ve keyifli bir hale getirebilir.

 Johns Hopkins Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, kafein tüketen kişilerin tüketmeyenlere kıyasla bilgi hatırlama yeteneklerinin daha gelişmiş olduğunu, bilgileri daha doğru hatırladıkları gözlemlenmiştir. Bu, okuma sırasında daha fazla bilgiyi akılda tutmayı sağlar.

 Kafeinin bilişsel performansı arttırmasının yanı sıra ruh halini ve motivasyonu da olumlu yönde etkiler. Kişinin daha enerjik ve motive hissetmesine sebep olur, bu da odaklanmayı kolaylaştırır.

Ritüel ve Alışkanlıklar

 Kahve ve kitap arasındaki ritüel ve alışkanlıklar, kişisel zevklerin, rahatlamanın ve odaklanmanın bir birleşimi olarak görülür. Bir fincan kahve eşliğinde içilen okunan kitap çoğu insan için bir rahatlama ve gündelik hayatın stresinden kaçış anlamına gelir. Bu ritüel, okuma deneyimini daha keyifli hale getirir.

 Birçok kişi, kahve içmeden kitap okumanın eksik olduğunu hisseder. Bu, kahve ve kitap arasındaki güçlü alışkanlık bağlantısını gösterir. Kahve, okuma sürecinin bir parçası haline gelir ve bu iki alışkanlık birbiriyle bütünleşir.

 Kahve ve kitap ikilisi, bireylerin günlük rutinlerinde önemli bir yer tutar ve bu ikili, günün belirli saatlerinde belirli bir yerde buluştuğunda birbirlerini otomatik olarak çağrıştırır. Örneğin, bir kişi her sabah uyandığında kahve içip yanında da kitap okuyorsa, bu iki eylem zamanla birbirine bağlı hale gelir ve biri diğerini çağrıştırır. Bu rutin, günün belirli bir zamanında hem odaklanmayı hem de rahatlamayı sağlar, bireyin zihinsel ve duygusal açıdan yenilenmesine katkıda bulunur. Bu rutin, kişisel bir ritüel olarak zamanla alışkanlığa dönüşür ve kişinin hem zihinsel hem de duygusal sağlığına olumlu katkılarda bulunur.

Kahve Aroması ve Okuma Deneyimi

 Kahvenin içerdiği çeşitli kimyasallar, kokusu ve tadı ile okuma deneyimini daha rahat ve davetkâr hale getirebilir. Kahvede bulunan kafein, tanenler, ve çeşitli aromatik bileşikler, kahvenin kendine özgü tat ve kokusunu oluşturur.

Bu bileşikler, yalnızca tat alma duyusunu değil, aynı zamanda koku alma duyusunu da harekete geçirir, bu da duyusal bir bütünlük sağlar ve okuma deneyimini zenginleştirir.

 Sonuç olarak, kahve ve kitap arasındaki ilişki, tarihsel, kültürel ve bireysel düzeyde derin kökler taşır. Okumayı ve araştırmayı seven insanlar neden kahve sever? Kahvenin uyarıcı etkileri, odaklanmayı ve bilgi hatırlamayı desteklerken, ritüel haline gelen kahve içme alışkanlığı, okuma deneyimini daha keyifli ve anlamlı hale getirir. Kahvenin aroması ve tat profili de okuma anını daha davetkâr ve zenginleştirici kılar. Bu nedenle, kahve ve kitap, birçok kişi için yalnızca birer günlük alışkanlık değil, aynı zamanda kişisel rahatlama ve entelektüel tatminin ayrılmaz birer parçasıdır.

Yazarımız Zeynep Göktepe‘nin kaleminden…

Yorum bırakın

İlgili Paylaşımlar