Anasayfa » Cumhuriyet Kahvesi: Atatürk’le Bir Fincan Sohbet

Cumhuriyet Kahvesi: Atatürk’le Bir Fincan Sohbet

Ayşenur Polat

Cumhuriyet Kahvesi: Atatürk’le Bir Fincan Sohbet

Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken ve memleketimizin doğum gününü kutlarken; Türkiye Cumhuriyeti’nin aydınlık geleceğine ilk adımlarını atan Mustafa Kemal Atatürk’ü anmak için güzel bir zaman.

Bunu yaparken, bir fincan kahvenin anlamını yeniden keşfetmek, Ata’mızın kahve sevgi ve düşkünlüğünü hatırlamak ne hoş olur.

Ata’nın Kahve Düşkünlüğü

Cemal Granada’nın aktardığına göre Ata her yeni güne kahveyle başlardı. Kahvaltıdan evvel gazete okuduğu o dakikalarda sade sabah kahvesini, kahvaltı sonrasında da sütlü kahvesini içerdi. Gün içerisinde yemek önce ve sonralarında, diplomatik ve siyasi görüşmelerinde ve misafirliklerde kahvesini ihmal etmezdi. Öyle ki yoğun olduğu günlerde her iki saatte bir kahve içtiği de biliyoruz.

Kahvesini özellikle sabahları sade içmekle beraber, zaman zaman az şekerli şekilde de tüketirdi. Hatta bazı siyasi anılarında ve görüntülerinde de Ata’nın elinde vazgeçilmez kahve fincanı olayların eşlikçisi olarak yerini alırdı.

Kahve ve Atatürk’ün Çalışma Stili

Atatürk’ün kahveyi yalnızca bir içecek değil, aynı zamanda zihinsel bir destek ve çalışma ritüeli olarak gördüğü de bilinir. Özellikle uzun gece çalışmalarında kahve, düşüncelerini berraklaştırmak ve enerjisini korumak için en büyük yardımcısı olmuştur. Onun bu duruşu, “Asla yorulmak bilmeyen bir zihin, her daim hazır bir kalp” olarak tanımlanır ve bu süreçte bir fincan kahve, sabaha kadar süren analiz ve strateji geliştirme anlarına eşlik etmiştir.

Ata’nın, 1938 senesinin Eylül ayına dek düşkün olduğu kahvesi ile ayrılık hikayesi de yürek burkan cinsten. Bu noktada Prof. Dr. Fiessinger’ın Dolmabahçe’de Mustafa Kemal’i muayene ettiği 7 Eylül günü, doktorun kesin emri ile son kahvelerini de karşılıklı içmişlerdir.

Cumhuriyet’in İnşasında Fikir Kahveleri

Mustafa Kemal’in emek emek oluşturduğu ve bugün 101. Yaşını kutladığımız Türkiye Cumhuriyeti’nin her bir yazılı metninde, arka planda yer alan tüm zihinsel fırtınalarında, hararetli tartışmalar ve siyasi konuşmalarda, bizzati cephede ve savaş alanlarında Ata elinde hep bir fincan kahvesi ile inşa etmiştir bu vatanı.

Pek çok uluslararası görüşmede gelen kral, devlet başkanı veya yöneticiye ikram edilen Türk kahvesi sohbetlerin ayrılmaz bir bütünü olmuştur. Conk Bayırı’nda sabaha karşı, sarı lamba ışığında, kahve lekeleri ile bezenmiş haritayı incelediği günlerden; Cumhuriyet’in sefirleri, değerli komutanlarımızla, fikir alışverişi yaptıkları günlere ve 28 Ekim akşamı “Efendiler! Yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz.” Dediği her bir dönüm noktasına dek, elde bir fincan kahve ile fikirler paylaşılmıştır.

Toplum İçinde Kahvenin Rolü

Atatürk döneminde kahve, sadece bir içecek değil, aynı zamanda toplumun şekillenişinde rol oynayan bir kültür unsuru haline gelmiştir. Kahvehaneler, yeni fikirlerin filizlendiği, halkın güncel olayları tartıştığı ve memleket meseleleri üzerine kafa yorduğu yerlerdi. Cumhuriyet’in ilanı sonrasında, bu tür mekanlar aydınlanma hareketinin önemli parçalarından biri oldu.

Bir Geleneğin İzinde

Belki de bu sebepten, kahve içmek, Türklerin hem geleneksel hem de sosyal hayatta kökleşmiş bir alışkanlığı haline gelmiştir. Ata’larının izinde kahve içme alışkanlığı, Türklerin motivasyonlarını, güne başlama isteklerini ve hatta kendileriyle baş başa kalma anlarını etkileyen özel bir ritüel olarak öne çıkar.

Kahve günümüzde kültürü, dostluğu, dayanışmayı temsil ettiği kadar “Cumhuriyet” ve onun kurucu unsurlarını da temsil etmektedir. Aydınlanma ve modernizasyonun ayak izlerinin eşlikçisidir.

Cumhuriyet Bayramı’nda bir kahve içmek salt bir gelenek değil aynı zamanda Ata’nın öngörülerinin başlattığı çağdaşlaşma yolculuğunu da hatırlamak demektir. Cumhuriyet’in kazanımlarını anarken, bir fincan kahve ile birlikte Atatürk’ü anmak, bizi köklerimize bağlayan özel bir andır. Bu anı, tüm toplum olarak paylaşırken Atatürk’ün cesareti, ileri görüşlülüğü ve kahveyle özdeşleşen o dingin kararlılığına bir selam göndermiş oluruz.

Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm silah arkadaşları ve bu vatan için canını veren şehitlerimize

Sevgi ve Rahmetle,

101. Yaşın Kutlu olsun Türkiye.

Yazarımız Ayşenur Polat tarafından kaleme alınmıştır.

Yorum bırakın

İlgili Paylaşımlar